Gündem

Türkiye Dikkat.. ‘Yeni Dalga Kapıda’

Dünya İsrail’in Ortadoğu Planını konuşurken Türkiye bu siyasi ve askeri stratejiyi görmezden geldi.

Ekranlarda duyulan üstü örtülü açıklamalar akıl karıştırmaktan öteye geçemedi, bugün dahi Türkiye’de İsrail’in Ortadoğu coğrafyası içindeki Müslüman ülkelere ilişkin hedef ve emelleri konuşulmuyor. Konuşulmayınca da siyasi iktidarın Irak ve Suriye politikasının perde arkası açılamıyor.

Oysaki plan ortada, açık açık Müslüman ülkeler hedef alınıyor, Türkiye dahil bu ülkeler etnik ve dini mezhep farklılıkları temelimde parça parça ediliyor.

İşin garip yanı, Yenikapı’da toplanıp İsrail’i protesto eden siyaset bu planı görmüyor, ABD’nin Ortadoğu Projesi olan BOP’u ise hiç görmüyor.

Ekranlara çıkanlar İsrail’i yaptığı katliamlardan dolayı lanetliyor ama aynı uzmanlar Türkiye bu menfur plan ve projelere karşı ne yapacak, onu söylemiyor.

Dolayısıyla siyaset bir İsrail karşıtlığı üzerinden propaganda yapıyor ama Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve tehlikeler hiç eksilmiyor. Aksine izlenen siyaset bu menfur plan projelerle atbaşı gidiyor.

İşte Dünya Siyonist Dergisi Kivunim ,Şubat 2982 sayısında Oded Yinan imzalı, önsöz yazarı İsrael Shahak’ın kaleme aldığı orijinal adıyla ‘A Strategy for Israel in the 1980s’ Ortadoğu Planı’nın Filistin, Lübnan, Irak ve Suriye ile ilgili bölümü:

‘BU BÖLGELERDEN DIŞARIYA GÖÇ YAPILMALI’

Savaşta ya da barış koşulları altında, bölgelerden dışarıya göç verilmesi ve ekonomik demografik durgunluk ırmağın iki yakasındaki gelecek olan değişimin garantisi olacaktır ve  yakın gelecekte bu sürecin hızlanması için aktif olarak çalışmalıyız”. 

‘FİLİSTİN’LE BİRLİKETE YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL’

“Otonomi planı ve bölgesel taviz ve bölünmeler de reddedilmelidir zira Filistin Kurtuluş Örgütü ve İsrail Arap’larının kendi planları olan 1980 yılındaki Shefa’amr planı göz önünde bulundurulduğunda, mevcut durumda iki ulusu ayırmadan, Arap’ları Ürdün’e ve Yahudi’leri ırmağın batısındaki bölgelere ayırmadan bu ülkede yaşamaya devam etmek mümkün değildir”. 

‘TEK ÇIKIŞ YOLU FİLİSTİNLİLERİ ÜRDÜN’E SÜRMEK’

“Bölgede gerçek manada bir arada varoluş ve barış, ancak Arap’lar, Ürdün’le deniz arasındaki bölge Yahudi’ler tarafından yönetilmediği sürece var olamayacaklarını ve güvence altında olamayacaklarını anladıklarında gerçekleşecektir. Kendilerine ait bir ulus ve güvenlik sadece Ürdün’de onların olacaktır”.

‘İSRAİL İÇİN ARAP MÜSLÜMAN ALEMİ VE GÜCÜ ANA TEHDİTTİR’

“Arap Müslüman dünyası, her gün büyüyen askeri gücü ile  İsrail için ana tehdit unsuru olmasına rağmen, 1980’lerde karşı karşıya kalacağımız en büyük stratejik problem olmayacaktır.

‘LÜBNAN UZUN VADEDE TEHDİT DEĞİLDİR’

Lübnan’da, Arap olmayan İran’da ve bugünlerde Suriye’de dahi inanılmaz derecede kendi kendilerine  zarar veren etnik azınlıkları, fraksiyonları ve iç krizleri ile bu dünya, temel problemleri ile başarılı bir şekilde başa çıkmakta başarısızdır ve dolayısı ile uzun vadede İsrail devletine bir tehdit oluşturmamaktadır, sadece kısa vadede büyük askeri gücü çok önemlidir”.

‘ARAP MÜSLÜMAN DEVLETLER ETNİK SOSYAL ÇÖKÜŞ İÇİNDE’

“Uzun vadede, bu dünya mevcut çerçevede etrafımızdaki bölgelerde gerçek büyük değişimler uygulanmaz ise var olamayacaktır. Müslüman Arap dünyası yabancılar tarafından sakinlerinin istek ve talepleri göz önüne alınmadan yapılmış geçici bir kağıttan kule gibidir.

1920’lerde Fransa ve İngiltere tarafından gelişigüzel bir şekilde hepsi azınlıkların ve birbirine düşman olan etnik grupların kombinasyonundan oluşan 19 bölgeye bölünmüştür bu sayede günümüzde tüm Arap Müslüman devletler etnik sosyal çöküş içerisindedir ve bir kısmında şimdiden iç savaş başlamıştır”.

‘İRAN’

Arap’lar gibi, bölünmüş olsalar da diğer Müslüman devletler de benzer bir  durumla karşı karşıyadırlar. Iran nüfusunun yarısı Farsça konuşan bir gruptan oluşur ve diğer yarısı da etnik olarak Türk bir gruptur”.

‘TÜRKİYE’

Türkiye’nin nüfusu Türk Sünni Müslüman bir çoğunluk (%50 civarı) ve iki büyük azınlıktan oluşur, 12 milyon Şii Alevi ve 6 milyon Sünni Kürt”.

‘AFGANİSTAN PAKİSTAN’

Afganistan’da 5 milyon Şii nüfusun üçte birini oluşturur. Sünni Pakistan’da 15 milyon Şii devletin varlığını tehdit etmektedir”.

‘ULUSAL ETNİK YAPI KOLAYCA ÇÖKERTİLEBİLİR’

“Fas’tan Hindistan’a  ve Somali’den Türkiye’ye uzanan ulusal etnik azınlık resmi, istikrarın yokluğuna ve tüm bölgenin hızlı bir şekilde dejenere olmasına işaret eder.  Bu tablo  ekonomik tabloya eklendiğinde tüm bölgenin nasıl ciddi problemlere karşı koyamayacak kağıttan bir kule şeklinde inşa edildiğini görebiliriz”.

‘İSRAİL İÇİN FIRSAT VAR’

“Israil’i çevreleyen üzüntülü ve fırtınalı bir durum mevcuttur  ve bu İsrail için problemler oluşturmaktadır. Problemler ve riskler vardır ama aynı zamanda 1967’den bu yana ilk defa çok büyük fırsatlar oluşmuştur. İhtimaldir ki 1967’de kaçırılan fırsatlar 1980’lerde bugün dahi tahayyül edemeyeceğimiz boyutlarda yakalanabilir”.

‘BEŞ PARÇALI SURİYE’

Suriye etnik ve dini yapısına istinaden tıpki bugün Lübnan’da olduğu gibi birkaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii-Alevi bir eyalet, Halep bölgesinde Sünni bir eyalet, Şam’da Kuzey komşusuna düşman olan bir diğer Sünni eyalet olacak ve Dürziler de belki bize ait olan Golan’da, mutlaka Havran’da Kuzey Ürdün’de  başka eyaletler kuracaklardır. Bu gelişmeler uzun vadede barış ve güvenlik için garantör olacaktır ve bu hedef bugün bile erişebileceğimiz bir noktadadır”.

‘ASIL HEDEF IRAK’

Bir taraftan petrol zengini olan ancak diğer taraftan parçalanmış bir ülke olan Irak’ın İsrail’in hedeflerine aday olması garantidir. Bizim için Irak’ın feshi, Suriye’nin feshinden bile daha önemlidir. Irak Suriye’den daha güçlüdür. Kısa vadede İsrail’in en büyük tehdidi Irak’ın gücüdür. Bir Irak-İran savaşı Irak’ı parçalayacak ve bize karşı geniş bir cephede çatışma organize etmesine imkan vermeden çökmesine sebep olacaktır”.

‘IRAK ÜÇE HATTA DÖRDE PARÇALANABİLİR’

“Araplar arasındaki her türlü çatışma kısa vadede bize yardımcı olur ve Suriye ve Lübnan’da olduğu gibi önemli bir hedef olan Irak’ın parçalanması için yolu kısaltır. Osmanlı döneminde Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da etnik/dini bazda bölgelere bölünme mümkündür. Üç büyük şehir etrafında üç (veya daha fazla) eyalet var olacaktır: Basra, Bağdat ve Musul ve güneydeki Şii bölgeler Sunni ve Kürt kuzeyden ayrılacaktır. Mevcut İran-Irak çatışmasının kutuplaşmayı derinleştirmesi olasıdır”.

İşte plan bu.

Planın ana fikri hedef ülkeleri etnik ve dini temelde parçalamak. Kopan parçalardan İsrail’e müttefik devler yaratmak. Böylece İsrail’in güvenliğini sağlamak. Bu amaçla da bölgesel göçleri zorlamak.

Dahası..

Irak, Suriye ve Lübnan’da İsrail’e müttefik yönetimleri destekleyerek bu ülkelerin kaynaklarını İsrail’in güç kazanması için yönlendirmek.

BOP denilen şey İsrail planının ABD güç ve kaynaklarıyla projelendirilmiş halidir. Ve Türkiye bu projede hedeftir.

Ne yapmalı?

Türkiye sahip olduğu kaynakların yönetimini özelleştirme diyerek satmamalıdır.

Türkiye hem ABD hem İsrail plan ve projelerine karşı durduğunu dünyaya ilan etmeli, bu çerçevede Suriye Devletine karşı izlediği siyaseti gözden geçirmelidir.

Türkiye Suriye Devleti ile anlaşarak varlığı ile her alanda olumsuz sonuçlara yol açan Suriyeli sığınmacıları ülkelerine geri göndermeli, kaynaklarını Türk milletinin refah ve güvenliği için kullanmalıdır.

Türkiye’nin çıkış yolu Atatürk ve Cumhuriyet’tir, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte izlenen bölgesel ittifaklarla şekillenmiş güvenlik ve kaynakların üretimi temeline dayanan ekonomi politikalarına geri dönülmelidir.

Kitap:

Usta’nın Göremediği Siyasi Tuzak

Erdal SARIZEYBEK

Emekli Albay, araştırmacı yazar. Terör ve siyaset üzerine yayımlanmış 16 eseri bulunmaktadır.
Başa dön tuşu