Ortadoğu’da Küresel Oyunlar.. ‘Babil’
1967 Arap-İsrail savaşı sırasında, Barzaniler İsrail’in de teşvikiyle Bağdat rejimine saldırılar düzenlediler ve Irak ordusunun diğer Arap ülkelerine yardım etmesini engellediler.
Savaş sonrasında Mısır ve Suriye birliklerinden ele geçirilen Sovyet yapımı silahlar Barzanilere verildi. Her ay İsrail tarafından yaklaşık 500.000 dolarlık para yardımı Barzani gerillalara ulaştırılıyordu. Mustafa Barzani, önce Eylül 1967 ve sonra Eylül 1973’te İsrail’i iki kez ziyaret etti.”
Barzani-İsrail ilişkileri 1969 yılında daha da gelişti.
Bu dönemde İsrail ve Peşmergeler, İran’ın onayıyla Irak’ın ekonomisini baltalamak için Kerkük bölgesinde ortak askeri operasyonlar gerçekleştirdiler. Operasyonlar, Irak petrolünün %65’ini üreten Kerkük petrol alanlarında yapıldı. Operasyona komuta eden Sami Abdurrajman’ın yanında İngilizler tarafından yetiştirilmiş bir İsrailli mühendis de vardı.
İsrail Devletinin Barzanilere gizli desteği, 28 Eylül 1980’de tarihinde dönemin başbakanı Menahem Begin tarafından resmen açıklanacak, Kürtlere sadece insani yardım değil, bunun yanı sıra askeri danışmanlar ve silah gönderdikleri açıklanacaktır.
Molla Mustafa tarafından başlatılmış olan İsrail ilişkileri, 1979’da ölümünde sonra yerine geçen Mesud Barzani tarafından sürdürülecektir.
Öte yanda..
6 Mart 1975’te Cezayir’de Irak ile İran arasında bir anlaşma ilan edildiğinde, Şah, Irak’ta konumlanmış iki tank ve bir yarım taburluk İran topçusu ile İran uçaksavarları ve askerin derhal sınırdan geri dönmeleri emrini vermişti. Endişeye kapılan KDP nezdindeki Mossad temcilsi Saguy ve Mossad timi de eşyalarını toplayıp hemen Irak’tan ayrılmış ve İsrail’e geri dönmüşlerdi. Bu, Molla Mustafa’nın İsrail macerasının acı sonuydu.
Barzani Irak’tan geri çekilirken, öte yanda Türkiye’de bir başka grup Kuzey Irak’a girmek için hazırlanıyordu; PKK örgütü…
Yahudi diplomat Oded Yınon tam böylesi bir süreçte, 1982 yılında büyük bir öngörüyle yeni Ortadoğu senaryosunu çizmişti;1980’lerde İsrail İçin Straeji…
Yeni İsrail stratejisinin hedefinde Ortadoğu’daki Müslüman ülkeler vardı, bunu Yahudi stratejist İsrael Shahak söylüyordu, şöyle ki;
‘İsrail stratejik düşüncesinde, tüm Arap devletlerinin daha küçük parçalara bölünmesi hep tekrar tekrar görülen bir kavramdır. Örnek vermek gerekirse, Irak’ta İsrail için olabilecek en iyi şeyin; Irak’ın Şii ve Sünni devletler ve Kürt tarafının ayrılmasıdır.’
İsrail’in bu yeni stratejisinde ilk hedefi Irak’tı;
‘Bizim için Irak’ın feshi, Suriye’nin feshinden bile daha önemlidir. Irak Suriye’den daha güçlüdür. Kısa vadede İsrail’in en büyük tehdidi Irak’ın gücüdür’.
Bu hedefe giden yol İran-Irak savaşından geçiyordu;
‘Bir Irak-İran savaşı Irak’ı parçalayacak ve bize karşı geniş bir cephede çatışma organize etmesine imkan vermeden çökmesine sebep olacaktır’.
Bu hedefe ulaşmak için düşünülen Irak’ı parçalamaktı;
‘Üç büyük şehir etrafında üç (veya daha fazla) eyalet var olacaktır: Basra, Bağdat ve Musul ve güneydeki Şii bölgeler Sünni ve Kürt kuzeyden ayrılacaktır’.
Parçalama stratejisinin dayandığı nokta, Müslüman coğrafyadaki etnik ve dini temeldeki farklılıklardı;
‘Araplar arasındaki her türlü çatışma kısa vadede bize yardımcı olur ve Suriye ve Lübnan’da olduğu gibi önemli bir hedef olan Irak’ın parçalanması için yolu kısaltır. Osmanlı döneminde Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da etnik/dini bazda bölgelere bölünme mümkündür.’
Tevrat, bu yeni İsrail stratejisi temelinde çıkarılacak Ortadoğu savaşlarını destekliyordu;
‘“Ey Babil, erden kız, in aşağı, toprağa otur… Öç alacağım, kimseyi esirgemeyeceğim… Onu durduracak büyü yok elinde, başına gelecek belayı önleyemeyeceksin. Üzerine ansızın hiç beklemediğin bir yıkım gelecek… Gençliğinden beri alışveriş ettiğin herkes kendi yoluna gidecek, seni kurtaran olmayacak.’
İncil de bu İsrail stratejisini destekliyordu;
“Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: ‘Gel’ dedi, ‘Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim’… ‘Büyük Babil, Dünya Fahişelerinin Ve İğrençliklerinin Anası’… Gördüğün canavarla on boynuz fahişeden nefret edecek, onu perişan edip çıplak bırakacaklar. Etini yiyip kendisini ateşte yakacaklar. Çünkü Tanrı, amacını gerçekleştirme isteğini onların yüreğine koymuştur. Öyle ki, Tanrı’nın sözleri yerine gelinceye dek krallıklarını canavara devretmekte sözbirliği edecekler.’
Babil günümüzdeki Irak’tır…
ABD’ye gelince, o da BOP projesiyle İsrail’i destekleyecektir, şöyle ki;
‘Bölgede yapılacak adil bir düzenleme Irak’taki üç Sünni ağırlıklı bölgeyi budanmış bir devlet haline getirecektir ve bu bölgeler zaman içerisinde Akdeniz’e yönelmiş bir Büyük Lübnan’a kıyılarını kaybetmiş olan Suriye ile birleşmeye karar verebilir ki bu durumda Fenike yeniden doğmuş olur. Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürdistan, Bulgaristan ve Japonya arasında en Batı yanlısı devlet olacaktır’.
ABD son sözünü şöyle söyleyecektir;
‘5,000 yıllık tarihten bir diğer kirli sır da şudur: Etnik temizlik işe yarar.’
Tevrat ve İncil’de geçen kehanetlerle Hıristiyan dünyasında inanç desteği sağlayan ABD ve İsrail Ortadoğu’da savaş arenasına işte böyle iniyordu…
Erdal Sarızeybek
Araştırmacı Yazar
Büyük Suikast/Kürt Gerçeğinde Bilmediklerimiz