Video

Kapatma Davası.. ‘Şimdi Ne Olacak’

Şu anda Türkiye’de HDP üzerinden çok ciddi bir seçim manipülasyonu hazırlanmakta olduğunu açık söyleyebilirim. Bizi böyle düşünmeye sevk eden en yakın iki olay karşımızdadır; ilki Osman Öcalan’ın durumu diğeri de HDP’ye açılmış olan kapatma davası.

Önce Öcalan’dan başlayalım…

Osman Öcalan’ı tanıyorsunuz, İmralı’da yatan mahkumun kardeşi, terörist. Belki televizyonda görmüşsünüzdür, daha TRT’ye çıkarılmadan önce Yeni Akit Erbil’e özel muhabir göndermiş, özel röportaj yapmıştı. Akit’in yaptığı bu açılım gözden kaçırılmış olsa da, bu teröristi TRT ekranlarına konuk edenler büyük tepki gördü, çok şikayet edildi. Ama -ne yazık ki- hiçbir işlem yapılmadı.

Her ne kadar Erdoğan ‘Kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum’ diyerek kişiye özel bir mazeret ileri sürmüş olsa da o kırmızı bülten hiç ortaya çıkmadı, nerde bu bülten diye de kimse sormadı. Oysaki katildi bu. Askerlerimize pusu kurmuş, karakollarımıza köylerimize saldırmış onbinlerce insanın canını almış bir katil. Yargılanmalı, hak ettiği cezaya çarptırılmalıydı ama olmadı.

Belki çoğumuz sevinmiştir dünya bir caniden kurtuldu diyerek. Doğrudur, dünya kurtulmuştur böylesine acımasız bir caniden ama yaşasaydı yargılanacaktı. Sorgusuyla elde edilmesi mümkün olan bilgiler sayesinde hem örgüte hem kaçağa hem de siyasi kol ve kanatlarına ağır bir darbe vurulacaktı ama bu da olmadı. Öldü, ölürken de sırlarını yüklenip gitti. 

Götürdüğü sırlar neydi?

Osman Öcalan, ABD’nin dünya tarihinde ilk kez Ortadoğu’ya silahlı güçleriyle indiği 90’lı yıllarda Şemdinli’nin hemen güneyindeki Hakurk alan sorumlusuydu. Bu alan örgüt açısından tarihseldir. Başta söylediğimiz gibi, Baban-Bedirhan-Soran beylerinin ilk isyanları burada çıkmış, küresel proje Kürdistan’ın temeli bu coğrafyada atılmıştır. Hani siyasetçi Altan Altan’ın zaman zaman ‘bizim de Kürdistan Kralımız vardı’ diyerek dile getirdiği Şeyh Mahmud Berzenci, işgalci İngiliz temsilcisi Binbaşı Noel tarafından ‘Kral’ olarak bu bölgede atanmıştır.

Öte yanda Hakurk örgütün para kaynağıdır..

Türkiye’nin en önemli kaçak patikaları Hakurk merkezinden geçer, milyarlarca dolar eder bu. Para deyip geçmeyin, çok para bu. Düşünsenize kaçaklığın merkez üssü olan Doğu Beyazıt, Çaldıran, Özalp, Başkale, Yüksekova, çukurca ve Şemdinli’den geçen kaçak patikalarının tamamı örgütün kontrolündedir. Her geçenden haraç alınır, paralar çuvallanır, milyarlarca dolar ve eski Alman Markı birer birer Hakurk’a gönderilirdi o zamanlar. Tıpkı Himmet Parası adı altında cemaatten toplanan paraların Fetö’ye gittiği gibi.

Biz bu paraların dünyayı dolaşıp son geldiği yeri Öcalan Davası tutanaklarından öğrenmiştik. Örgüt başı İsviçre’de Kürt ve Dayanışma Vakfı olduğunu söylemiş ve gelen paranın bu yolla aklanıp depolandığını açıklamıştı. Bu Vakıf kapatılmadıysa eğer, kara para hala orada.

En son AKP’li Cemil Çiçek sormuştu bunu, banka hesap numarasını da biliyor musunuz, diye. İsterseniz sorabilirsiniz kendisine, neden sormuş?  Bu paraya ne oldu hala bilen yok.  İşte bu Osman Öcalan ölmeyip de yargılansaydı, tüm bunlar açığa çıkacaktı. Bu kara para Avrupa’ya hangi yollarla gönderildi, hangi şirketler ya da şahıslar eliyle gönderildi, nasıl aklandı, hepsi ortaya çıkacaktı ama izin vermediler.

Hakurk örgüt arşivlerin ilk kayda geçtiği yerdir..

 O yıllarda örgütün siyasi kanadı HEP(Halkın Emek Partisi) 90’da kurulmuş, o kapatılınca Leyla Zana’nın başı çektiği DEP(Demokrasi Partisi) bırakılan yerden işe koyulmuştu. Fırsatınız olup da Öcalan Davası tutanaklarını inceleyebilirseniz, iddianamede şu ifadeler geçiyor ‘DEP HEP gibi partiler askeralma daireleri gibi çalışmış ve binlerce insan örgüte kazandırılmıştır’.

İşte bu örgütlü siyasi faaliyetlerle toplum içerisine giren ve halka temas kuran bu yapılar, kardeşlerimizin çocuklarını hem yurt içinden hem de İran sınır boylarındaki toplanma merkezilerinden Hakurk’a akın akın gönderdiler.

Sorun isterseniz kardeşlerimize, çocukları o yıllarda dağa neden ve nasıl gitmiş?

 İşin aslı bu; onbinlerce çocuk devletimizi yönetenlerin gözleri önünde bu örgüte katılmış, terörist yapılmıştır, tıpkı bu siyasetin desteklediği sözde Türkçe Olimpiyatlarıyla, çocuklarımızın Fetö’ye gönderildiği gibi.

Aradaki fark ne; biri PKK’nın siyasi kanadı üzerinden çalışıyor, diğeri Fetö’nün siyasi kanadı üzerinden, yani fark yok!

Burada benim dikkatini çekmek istediğim, dağa çıkarılmadan önce çocuk, ama sonra bir caniye dönüştürülen bu insanların kimlikleri…

 Bu kimlikler örgütün arşivindedir. Örgütün arşivinde onbinlerce kişinin kimliği vardır, eylem planları vardır. Eylem planları deyip geçmeyin, bunların hepsi bir rapor hepsi bir kanıt. Hangi askerimizi hangi teröristin katlettiği işte orada yazar. Yani şu anda faili meçhul olan 16.500 şehidimizin katillerinin açık kimliğini ancak orada bulabilirsiniz, bu size yargılama imkanı sağlar.

Bunların hepsi arşivdedir, tıpkı kod adı Fetö olan örgütün arşivi olduğu gibi. O yıllarda işte bu Pkk arşivi Osman Öcalan’ın yönetici olduğu dönemde Hakurk’taydı, yargılansaydı açığa çıkacaktı ama istemediler.

Sadece coğrafyası açısından Hakurk’a bakıldığında, Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinin nirengi noktasıdır, elde bulundurana sayısız avantajlar sağlar. Eğer ki Osman Öcalan yargılansaydı, bu düğüm çözülecek, örgütün ana eylem üssü olan Hakurk, Öcalan’ın vereceği bilgiler sayesinde düşürülmüş olacaktı ama bu da olmadı. Bakın işte Pençe Kilit operasyonuna, daha dün şehit haberi aldık, yine canımız yandı.

‘Efendim şimdi bu ne alaka’ diyebilirsiniz ancak hakkında şu an kapatma davası bulunan ve 2023 seçimlerinde kilit rol oynayacağı ileri sürülen HDP’nin de sırlarını en iyi bilen Öcalan’dı. Sadece onun vereceği bilgi ve belgeler üzerinden gidilerek önce ceza davası açılmış olsaydı, Anayasa Mahkemesinde görülen kapatma davası bir günde sonuçlanacak ve bugün bir manipülasyon aracı olarak kullanılmasına fırsat verilmeyecekti. Ama yapmadılar. Öcalan’ı yargıya sevk etmemekle hem bu siyaseti, hem terör örgütünü hem de HDP’yi örtülediler.

Ne demek örtülemek?

Öcalan davasında kim yargılandı? Osman Öcalan ve bir tek o ceza aldı.

Bu ülkede PKK terör örgütü hiç yargılandı mı? Yok.

FETÖ terör örgütü yargılandı mı? Yok.

Peki bu örgütten yargılananlar neyin nesi? Onlar örgüt üyesi olmak, yardım ve yataklık etmek, örgüt propaganda yapmak gibi suçlardan yargılanıyor ama örgüt yargılanmıyor çünkü örgüt hakkında açılmış bir çatı dava yok.

Çatı dava ne demek?

Hatırlayın şimdi Türk Ordusuna kurulan kumpası ve açılan davayı. Ergenekon terör örgütü dediler, Silivri cezaevinde büyük bir mahkeme kurdular ve örgütle ilgili ne kadar iddia olunan suç ve suçlu varsa hepsini bir çuvala atıp Ergenekon Çatı Davası’da yargıladılar. Kimler yoktu ki bu çuvalın içinde; askerler, siviller, çeteler, aydınlar, gazeteciler, memurlar, işçiler aklınıza ne gelirse davayla ilişkilendirdiler. Üstelik işlendiği iddia edilen suç ve kişiler bırakın Türkiye’yi, dünyanın neresinde buldularsa alıp getirildiler ve bu davanın içine koydular. Daha ileri gitmeden sorayım, var mı PKK terör örgütü hakkında açılmış böyle bir dava? Yok.

Peki var mı FETÖ’ye karşı açılmış böyle bir dava? Yok.

İşte bir örgütü örtülemek demek bu demek; ayrı ayrı davalar açarsınız, teröristleri de işbirlikçilerini de ayrı ayrı açılmış davalarda yargılarsınız, böylece toplum kişileri görür ama örgütü bir bütün olarak görebilme imkanı bulamaz. İşte Selahattin Demirtaş, siz açılan davada sadece onu görebiliyorsunuz, HDP’yi görebiliyorsunuz ama PKK terör örgütünü göremiyorsunuz.

İşte Kobani davası, bu dava içerisinde HDP’yi ve isnat edilen eylemlerini görebiliyorsunuz, ama örgüt yok! PKK örtülendiği için ne onun ne de bu siyasetin bu örgütle olan bağlarını görmenize imkan verilmiyor. Böylece nereye savrulduğunuzu da göremiyorsunuz.

Gelin buradan FETÖ’ye..

Var mı örgüt hakkında bir çatı dava? Yok. Peki kim yargılanıyor? Yargılananlar iki grup; ilki 15 Temmuz ihanetine kalkışan askerler, diğeri de siviller yani asker ayrı sivil ayrı yargılanıyor. İşin çarpık yanı, yargılanan askerlerin de sivillerin de mahkemeleri ayrı ayrı yerlerde görülüyor.

Yahu bu ihanet, Türk Ordusuna sızdırılmış hainlerin işlediği suç, tek bir suç değil mi? Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs. Suç başlangıç ve bitiş noktası belli değil mi; Ankara. Türk Ceza Kanunu’na göre yetkili mahkeme belli değil mi; Ankara Ağır Ceza Mahkemesi. Öyleyse Ankara’da bir çatı dava açıp neden hepsini bir arada yargılamadınız?

İşte bir örgütü perdelemek böyle bir şey.

Bu önemli. Eğer ki siz Pkk terör örgütüne karşı başvurmadığınız bir yargılama yöntemine Türk Ordusuna karşı başvuruyorsanız, niyetiniz sözüm ona vesayet rejimini yıkmak değil, Türk Ordusunu etkisizleştirip kendi vesayet rejiminizi kurmak anlamına gelir bu.

 Öte yanda aynı konuyla paralel olarak, eğer ki siz dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı komploya düşürüp, 27 Nisan sözde darbe muhtırası üzerinden erken seçime gidip, seçimi de bu manipülasyon üzerinden kazanıyorsanız… Bu vesayet rejimini yıkmak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini değiştirmeye kalkışmak olur, ki bunun adı sivil darbe olur, çok ağır bir suçtur.

Şimdi siz… Elinizde güç ve kudret varken sırlarını yüklenip gitmeden önce Öcalan’ı yargılamaktan kaçınıyorsanız, hele ki tüm suç kanıtları elinizde olduğu halde bu örgüt hakkında bir çatı açarak bertaraf etme yoluna da gitmiyorsanız, siz Pkk’yı örtülüyorsunuz demektir, tıpkı Fetö’yü örtülediğiniz gibi.

Tabi hal böyle olunca, perdeleri çekilmiş bir sahnenin arkasını nasıl görebilirsiniz ki?

Göremezsiniz. Göremeyince de bu iki örgüt üzerinden yapılan her türlü algı operasyonu ve manipülasyona açık hale düşürülürsünüz, ki şu anda halimiz budur. HDP kapatma davasının da hali budur. Tam de seçim sürecine girilirken açılır bir dava, bu dava üzerinden siyasete yön verilir ama siz farkına dahi varamazsınız.

Başta söylediğim gibi çabamız, karanlıkları aydınlatabilmek, böylece toplumun, 2023 seçimlerinde nereden gelirse gelsin hiçbir manipülasyon ve algı operasyonunun hedefi haline düşürülmesine engel olabilmek. Şahsen bu kararı daha 15 yıl öncesinde vermiştim. Türk Ordusunun bu siyaset eliyle sırtından hançerlendiğini gördüğümde, bu kumpası engelleyebilmek için gösterdiğim onca çabaya, ekranlarda dile getirdiğim onca suç duyurularına ve yaptığım onca yazılı başvuruya rağmen engel olamadım. Hala bunun acısı içerisindeyim.

Söz verdim, sahip olduğum bilgi ve tecrübenin gücüyle, 2023 seçimlerine giden yolda olası her riski sizlere duyuracağıma söz verdim ve hala çabalıyorum. HDP kapatılır ya da kapatılmaz onu bilemem, ta ki seçim tarihi kesinleşinceye bu konuda söylenecek her şey bir varsayımdan öteye geçmeyecektir. Bu aşama size net söyleyebilirim ki, bu dava üzerinden seçimler manipüle edilmeye kalkışılacaktır, işte bu kesin.

Bunları size neden anlatıyorum…

Bu siyaset seçimlere terörle mücadele algısı üzerinde gidiyor. Geçiyor halkın karşısına ‘ben terörü bitirdim, teröristi bitirdim, kalanlarını da bitireceğim, bunu yapabiliyorsam ekonomiyi de düzeltirim’ diyor ve kamuoyunu sözüm ona PKK ve FETÖ’ye karşı göstermiş olduğu büyük mücadele üzerinden etkilemeye çalışıyor.

İşte huzurlarınızdayım ve diyorum ki; bu doğru değil. Terör üzerinden siyaset yapılıyor, teröristle mücadele üzerinden siyasi çıkar sağlanmaya çalışılıyor. Ama bu noktada unutulan bir şey var; eğer ki bu millet evlatlarının canları üzerinden seçimlerin manipüle edilmek istendiğinden farkına varabilirse, sandıkta sorulacak olan hesap düşünülenin çok daha ötesinde ağır olacaktır. Ben buna inanıyorum. Yaşayıp göreceğiz.

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Kod 2023 Son Tezgah/2022

Erdal SARIZEYBEK

Emekli Albay, araştırmacı yazar. Terör ve siyaset üzerine yayımlanmış 16 eseri bulunmaktadır.
Başa dön tuşu