İsmailağa Menzil.. ‘Kesişme Noktası’

Yeryüzünün en gizemli coğrafyası neresi derseniz, işte burası: Aşağıda Süleymaniye-Kerkük, yukarıda Cizre-Şemdinli, sağda Mahabad ve solda Musul ile çevrili olan bölge. Neden hassas? En başta çok güçlü…
Petrol bir yana, su bir yana, bilinen dünya tarihinde ev sahipliği yaptığı insan uygarlıkları ve kutsal dinler işte bu coğrafyaya güç veriyor. Güncelden geçmişe doğru uzanan büyük bir güç…
Ve bugün Ortadoğu’da yaşanılan tüm olayların düğümü işte burada. İster terör deyiniz, ister savaş; ister petrol deyiniz ister su; ister ABD ve İsrail deyiniz ister Rusya… Hepsi burada ve bu coğrafyanın gücünden çıkış alıyor. Bakınız Cizre’ye; daha geçenlerde terör ve ona bağlı siyasetin yol kesip kimlik kontrolü yaptığı hatta özerklik ilan ettiği yer, hala da terör ateşiyle yanıyor; daha dün 11 polisimiz şehit düştü burada…
Hakkari ve Şemdinli…Daha dün sokağa çıkma yasağının ilan edildiği, her gün çatışmaların yaşandığı yer ve neredeyse her gün ya şehit verildiği ya da teröristlerin etkisiz hale getirildiği söylenen trajik coğrafya ama aynı zamanda ülkenin en hassas bölgesi.
Peki ya Kuzey Irak?
Bakınız bu yerlere ya kan görürsünüz ya ateş, bu coğrafya yanıyor…
Musul-Kerkük: İlk akla gelen petrol zenginliği… Türkmenler… Ve Barzani peşmergeleri.. Petrol ve Türkmenler bir yana geri kalan savaşı hatırlatıyor; savaş, ölüm ve paylaşım kavgası…
Aşağıdaki Süleymaniye sanki kenarda kalmış gibi ama değil! Talabani dışında çağrıştırdığı bir isim karşımıza çıkmıyor ama durum öyle değil… Çünkü tarihe meraklı olanlarımız, 1918 Mondros ateşkesinden sonra İngiliz işgaline uğramış bu kentte büyük direnişin sembolü olan Özdemir Bey ve müfrezesini, Şeyh Mahmud Berzenci ve adamlarını mutlaka hatırlar. Hele ki Berzenci’nin kendini nasıl Kürdistan Kralı ilan ettiği de hafızaların arşivinden hiç çıkmaz. Bu Süleymaniye bir zamanlar ünlü Baban beyliğinin merkeziydi. İlk isyanlar da buradan çıkış almıştı. Yani Süleymaniye de önemli.
İran’a gelince…
Mahabad; geçmişte çok ünlüydü, tarihte ilk Kürt Devleti burada kurulmuştu. 1946’da Ruslar kurmuş ve aynı Ruslar, işler değişince o devleti yıkmıştı. O devirde bu Mahabad küresel siyasetle ortaya çıkmış olsa da, Rusların şimdi yeniden Ortadoğu’ya indiğini düşündüğümüzde yeniden gündeme geleceğinden hiç kuşku yok. Son haberlere göre, daha şimdiden PYD ile temasa geçmiş bile. Bu bizi şaşırtmıyor çünkü PYD’nin kökü olan Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’ni kuran Stalin’di yani Ruslar.
Gizemli bu coğrafyanın ünlü kenti Urumiye: Türklerin yaşadığı bir kent.

1915 Van ve Hakkari isyanlarından kaçan Ermeni ve Nasturilere de ev sahipliği yapan gizemli bir kent.
1924 Hakkari, 1925 Diyarbakır ve Şemdinli, 1930 Ağrı ve Hakkari, 1938 Tunceli isyanlarından kaçanlar da en azından buraya uğramış, kimi kalmış kimi Musul’a göç etmiş, kimi de Baquba’da silahlanıp İngilizlerin emrine girmiş.
Burada oyun çok… Irak’ın ve de Suriye’nin parçalanma sürecine girdiği bugünlerde yakın coğrafyası bir Kürt, bir Ermeni ve bir Asuri devletinin filizlenmesine şu anda tanıklık ediyor.
Şimdi biraz eskilere gidelim…
Bu coğrafyanın tarihi çok eski; Babil’den Perslere, Hititler’den Medlere Asur’a kadar uzanıyor. Arada Davut ve Süleyman’ın krallıkları dönemindeki İsrailoğulları da var ama onlar bu coğrafyanın asıl sahibi hiç olamadı, sürgün geldi, sürgünde yerleşti. Ama bu coğrafyanın yeni sahipleriyle eski konukları arasında önemli bir etkileşim olduğundan da hiç kuşkumuz yok.
Bu coğrafya aynı zamanda dinler coğrafyası; Musevilik’ten Hıristiyanlığa ve Müslümanlığa giden üç büyük din burada doğdu, yeşerdi, büyüdü ve yayıldı. Dolayısıyla bu gizemli coğrafyada hem insan uygarlıkları hem de bu dinlerin bu topraklarda bıraktığı derin izleri görebilmek tarihin her döneminde mümkün. 1891’den itibaren yapılan araştırmalar da bu izleri bize açıkça gösteriyor: Bir bakıma Anadolu üssü diyeceğimiz Hakkari’de 180.000 Müslüman’a karşılık 120.000 Hristiyan ve Yahudi’nin yaşıyordu.
Bunların 15.000’i Ermeni, 92.000’i Nesturi ve 5.000’i Keldani, 4.000’i Yahudi ve 4.000’i Yezidi idi. Belki buradan yola çıkılıp, 2015 yılı itibariyle hem Irak hem de Suriye’den Türkiye’ye alınan 2,5 milyon mültecinin asıl kimliklerin, açığa çıkarmak mümkün olabilir. Öyle ya Kürtler Barzani’de kaldığına göre, Türkmenler de bölge içinde dağıtıldığına göre, Araplar da güneye çekildiğine göre, bu kimlikleri asıl çehrelerinden gizleyebilecek fazla örtü kalmamış görünüyor. Konumuz bu değil ama yine de sığınmacılarla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan kaçan Ermeni-Nasturi-Asurilerle tarihsel bir bağın olabileceği aklımızın bir köşesinde hep bulunsun.
Nasturilerin yoğunluklu olarak yaşadığı yerler başta Çukurca, Hakkari, Dağlıca ve Yüksekova. Burada geçen Dağlıca bildiğimiz Dağlıca; Talabani’nin 1977’de KYB üssü olarak kullandığı, son yıllarda da karakol baskınlarıyla dile düşen bölge. Ermeniler daha ziyade Hakkari ve Yüksekova’da, Yahudilerin ise Yüksekova ve Şemdinli’de toplanmış oldukları o dönemin raporlarından anlaşılıyor.
Şemdinli’ye daha yakından bakılırsa eğer, 3.000 Nesturi ve 200 Yahudi’yi o dönemin kayıtlarında görmek mümkün . Bu gizemli coğrafya bize, bölgenin asli unsuru Türkler bir yana, etnik kimlik olarak Ermenileri, Nesturileri, Yahudileri, Yezidileri, Keldanileri ve bir de Kürtleri işaret ediyor ancak bu sonuncusu ikiye ayrılmış gibi; gerçek Kürtler ile Kürt kılığında kriptolar. Daha dün Mesud Barzani onlardan ‘sözde Kürtler’ diye bahsetmişti .
Türk tarihinde bu coğrafyanın çok önemli izleri var; beyler, şeyhler ve isyancılarıyla kayda geçmiş çok uzun bir hikaye:

Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’e karşı savaştıkları için ödüllendirdiği Kürt aşiret reisleri bu bölgede bey oldu, yıl 1515.
Osmanlı’ya karşı ilk isyanları da bu beyler çıkardı, yıl 1806.
Bektaşi tekkeleri kapatıldıktan sonra bu Halidi Nakşi şeyhleri Osmanlı Sarayı’nda baş tacı edildiler, yıl 1826.
Kaderin cilvesi o ki Osmanlı’ya karşı ilk dini isyanları da bu şeyhler çıkardı, yıl 1880.
Kısacası bu bölgeye yakın tarihimizde damga vuranlar, ‘Beyler-şeyhler ve isyanlar’!..
En ünlü beyler: Baban ve Botan(Bedirhan) beyleri…
Aynı bölgede Revanduz’da Soran ve İmadiye’de Behdinan beyleri yaşamış olsa da coğrafyanın gücü onları yok etti; sönüp gittiler, unutuldular. Ama Baban ve Botan öyle olmadı, günümüze kadar geldiler…
Baban Beyliğinin merkezi Süleymaniye idi. Tarihçiler Osmanlı’ya karşı ilk isyanı bu beylerin çıkarmış olduğunu söylüyor; ilk isyancı da Abdurrahman Baban Paşa. Eğer bu isyanlara bir sıra numarası verir isek, ikinci isyanı da bu Babanlar çıkarmış; Ahmet Paşa. Ve derken 1850’de Baban beyliği kaldırıldı ve merkezi yönetime bağlandı. Ord. Prof. Şükrü Baban bu beylerin günümüzde duyulan isimlerinden biri olmalı.
Botan beylerine gelince…
Merkezi Cizre, ilk isyancı beyi Bedirhan, yıl 1846.
Ardından ikinci Botan isyanı, bu kez Yezdan Şer Bedirhan, yıl 1855.
Nihayetinde Botan beyliği de kaldırıldı, merkeze bağlandı. Günümüz siyasetçilerinden Cüneyd Zapsu, Bedirhanoğullarından yani Botan’dan geliyor olmalı…
Beylikler kaldırıldıktan sonra Halidi Nakşi şeyhlerinin bu coğrafyada güç olduklarını biliyoruz. En ünlü şeyhler de bu bölgeden: Şeyh Talabani, Şeyh Barzani, Şeyh Taha, Şeyh Berzenci ve Şeyh Halid…
Talabaniler, Berzenciler ve Şeyh Halid Süleymaniye’den; Barzaniler Barzan’dan, Şeyh Taha Şemdinli’den. Şeyhlerin ilk isyancısı Ubeydullah, Şeyh Taha’nın oğlu, Şemdinli’den, yıl 1880.
İkincisi Barzaniler; yer Barzan, yıl 1908.
İsyancıların üçüncü şeyhi ise Molla Selim; yer Bitlis, yıl 1914.
Diğer isyancı şeyhler de var ama şimdilik konumuz değil.
Bölgenin aşiretlerine gelince..
Beyler ve şeyhler arasında sıkışan aşiretlere fazla seçenek kalmamış çünkü bu iki büyük güç altındaki aşiret reisleri ya beye ya şeyhe bağlanmak durumunda kalmış. Dolayısıyla her aşiretin bir şeyhi ya da beyi olmuş hala da öyle…
Coğrafyanın en güçlü aşiretleri: Caf, Hemavend ve Berzenci…
İlk ikisi Baban beyleri yönetiminde yaşarken, Berzenci ise hem aşiret hem şeyh hem de ‘seyyid’ olduğu için başlı başına bölgede bir güç olmuş.
Kısacası bu gizemli coğrafya, barındırdığı kimlikler, beyler, şeyhler ve aşiretler açısından Türk tarihinde çok hassas ve güçlü bir coğrafya.
Ve bu coğrafya aynı zamanda güncel…
Türk siyasetine damga vurmuş isimlerin uzak ya da yakın bu coğrafyayla bir ilgisi mutlaka var. Örneğin; Mesud Barzani, Celal Talabani, Gümüşhanevi, İskenderpaşa, İsmailağa ve derken Özal, Erbakan, Cindoruk, Gül, Arınç ve Erdoğan gibi yüksek şahsiyetler Tarikat silsilesi ile bu coğrafya bağlı olan ünlü isimlerden birkaçı…
Hikayemiz de burada başlıyor zaten…

Türkiye ve Irak’ta 1945 sonrası siyasete yön veren bu ünlü isimlerin Tarikatla nasıl bir ilişkisi var ve bu Tarikatın da siyasetle ne gibi bir bağı var, bu örtüyü açacağız; bunu şahsen merak ettiğimizden değil, günümüzü anlamak ve geleceği görebilmek için…
Saray’daki Gizli Tarikatın Büyük Şeyhi Halid, bu coğrafyanın en ünlü din adamı, aynı zamanda tarikatın kurucusu. Fettullah Gülen’in ‘Salıver Allah’ım’ diye başlayan cemaatçi polislerin tahliye duasında adı ‘Mevlana Halidi Bağdadi’ olarak geçiyor.
Gençliğinde Baban Bölge Valisi İbrahim Paşa’nın himayesinde eğitim almış.
Bu doğal çünkü Tarikat’ın kuruluş yeri Süleymaniye zaten Baban beyliğinin merkezi.
Tarikat’ın büyük halifeleri de bu coğrafyanın eseri:
Irak Halifesi Şeyh Abdusselam Barzani ve Anadolu Halifesi Şeyh Taha.
Abdusselam, Mesud Barzani’nin dedesidir.
Şeyh Taha ise 2013 yılında AKP siyasetinin desteğinde adına ‘uluslararası sempozyum’ düzenlenen Seyit Taha’dır ve daha dün doğduğu köyde adına özel bir Kur’an Kursu da açıldı. Yani Tarikat yürüyor…
Bu coğrafya şimdilerde Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’ne ev sahipliği yapıyor, o yüzden çok çalkantılı.
Şimdi de Rusya geldi..
Ve bu Rusya Suriye’ye öyle konuşlandı ki bu Çar Deli Petro’nun vasiyetiydi, böylece gerçekleşti. Elbet bunda düşürülen Rus uçağının büyük payı unutulmamalı…
Şu an bu coğrafya çok karışık: Irak iç savaşta, Suriye iç savaşta ve bu iç savaşların etkisi haliyle Türkiye’ye de sıçrıyor.
10 Ekim 2015 günü, Ankara Tren Garının bulunduğu bölgede yapılan bir miting sırasında iki canlı bomba kendilerini patlattı ve bunun sonucu olarak 95 kişi yaşamını yitirdi, 48’i ağır 246 kişi de yaralandı.
Bu coğrafya şimdilerde yanıyor, yanıyor ama nedense bu yangından en az etkilenen yer yine de bu gizemli coğrafyanın Tarikat bölgesi… yani Kuzey Irak…
Bu dikkat çekici çünkü Irak’ın güneyinde her gün onlarca insan ölürken, kuzeyinde ise adeta garip bir sessizlik var.
Mesela Erbil’de iç savaş yok aksine Türkiye’nin büyük desteği ile Barzani kalkındırılıyor, imar ediliyor.
Ve dedesi Tarikatın halifesi olan bu Barzani bu gizemli coğrafyanın oyun kurucusu oluyor; şimdilerde Kerkük elinde, sırada Musul var.
Şimdi gelelim Saray’daki Gizli Tarikata…
Kurucusu; Şeyh Halid.
Doğum yeri; Süleymaniye/Karadağ.
Tarikatın çıkış noktası; Barzan ve Şemdinli..
Erdal Sarızeybek
Araştırmacı yazar