Siyaset

Cübbeli’nin Büyük Halifesi.. ‘Kim’

Cübbeli’nin Büyük Halifesi… Şeyh Halid..

Asıl adı:

Ebu’l-Beha Ziyauddin Halid b. Ahmed b. Hüseyin eş-Şehruzuri el-Kürdi.. Türkiye O’nu ‘Mevlana Halid-i Bağdadi’, ‘Şeyh Halid’, ‘Mevlana Halid’, ‘Halid-i Bağdadi’ isimleriyle tanıyor.

Şeyh Halid…

Doğum tarihi net değil…

1768 ila 1779 arasındaki bir tarihte dünyaya geldiği yazılmış. ‘Hangi yıl doğmuştur’ derseniz, 1777 söylenebilir çünkü aynı kaynaklar -vefatı öncesinde “ömrümüz 50’ye ulaşmıştır” dediği rivayet edilerek- bu tarihe referans veriyor.

Soy ağacı da net değil…

Baba adı Hüseyin ama hepsi bu. Soyu Hz. Osman’a dayanıyor. Ameli açıdan Şafii, itikaden Eş’ari mezheplerine mensup, tarikaten Nakşbendi ve meşreben Müceddi olduğu biliniyor.

İşte soy geçmişiyle ilgili de tüm bilinenler bu.

Şeyh Halid’i bize anlatan kaynaklar oldukça sınırlı..

Dr. Butrus Abu Manneh ’in bu konuda özel çalışmaları var.

Manneh, Şeyh Halid’in biyografisinin ilk kez müridi Bağdatlı Muhammed İbn Süleyman tarafından yazılmış oluğunu ve bu biyografinin onun yaşamıyla ilgili diğer tüm eserlere kaynaklık ettiğini ileri sürüyor .

Bu tez doğruysa eğer, Şeyh Halid’in genel profili şu:

‘Asıl adı Ebü’l-Beha Diyaüddin Halid b. Ahmed b. Hüseyin eş-Şehrezuri’dir.

Soyu baba tarafından Hz. Osman’a dayandığı için kendisine ‘Osmani’ denilmiştir.

‘Efendimiz, büyüğümüz’ manasına gelen ‘Mevlana’ ismiyle tanınmıştır.

Babası ‘Şeşengüşt(altı parmak) lakabıyla tanınan Pir Mikail kamil bir velidir. Mevlana Halid’in yetişmesinde babasının büyük emeği geçmiştir. Annesi ise, hem hayatı hem de asaleti ile bu bölgede tanınan büyük veli Pir Hızır Fatımi’nin soyundadır, anne tarafından nesebi Ehl-i Beyt’e kadar uzanır.’

Ve bu sınırları kaynaklar gerçekten de hep aynı profili çiziyor:

‘Mevlana Halid’in –kuddise surruhu- nesbesi(bağı),Halid b. Ahmed b. Hüseyin b. Ali b. Abdullah b. Hüseyin b. Taha el-Osmani’dir.

Nesebi, halk arasında Şeşengoşt(altı parmaklı) lakabıyla meşhur kamil veli Pir Mikail’e –kuddise sırruhu- dayanır.

Bunların neseplerinin de haya ve ihsankaynağı, iki nur sahibi üçüncü halife Osman b. Affan el-Emevi el-Kureşi’ye –radıyallahu anh- ulaştığı bilinmektedir’ .

İşte Şeyh Halid bu..

En azından karanlıkları bir mum ışığıyla da olsa aydınlatıyor.

Ama…

Kaynak tek olunca hep aynı Şeyh Halid profiline ulaşıldığı için bu mum ışığını güçlendirmek işimizi zorlaştırıyor.

İşte bu bizim aklımızı karıştırıyor çünkü…

Şeyh Halid çok önemli bir zat tıpkı Mevlana Celaleddin-i Rumi gibi. Böylesi büyük bir zatın tek bir biyografi ile tanıtılışı insanı düşündürüyor. İnanç dünyasında tam iki yüz yıllık mührü var.

Siyaset dünyası ise tam yüzyıl…

Onun halifeleri eliyle seçilmiş, ülkemiz siyasetine damga vurmuş onlarca büyük siyasetçi var, Özal gibi, Erbakan gibi, Cindoruk gibi…

İsterseniz Çölaşan ne diyor ona bakalım..

‘Aynı yıllarda İTÜ’de Turgut ve Korkut dışında Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Mehmet Turgut gibi öğrenciler de okuyor. Sülü, Turgut’tan üç sınıf büyük…

Turgut, Sülü’nün kardeşi Şevket’le sınıf arkadaşı…

Bir gün geliyor ve Turgut İTÜ’den elektrik yüksek mühendisi olarak mezun oluyor. Devletten burslu olduğu için mecburi hizmeti vardır ve bu nedenle Ankara’da Elektrik İşleri Etüt İdaresi’ne(EİEİ) giriyor.

Korkut da inşaat yüksek mühendisi olarak okulu bitiriyor. Onun da mecburi hizmeti var ve bu nedenle Devlet Su İşleri’ne giriyor. Turgut şimdi, kendisine İTÜ yıllarından beri Abi diye hitap ettiği Süleyman Demirel’le birlikte EİEİ’de çalışmaktadır. Demirel bir süre sonra DSİ’ye geçecek, Turgut EİEİ’de kalacaktır.

Yıl 1955…

Türkiye’ye Amerikan yardımı yapılıyor. Bunun adına Marshall yardımı diyorlar. Ülkemize bu amaçla uzmanlar gelmeye başlıyor. Marshall yardımından verilen paranın bir bölümü de enerji, sektörü için harcanıyor. O günlerde Türkiye’de enerji ile ilgili tek kuruluş, Turgut’un mühendis olarak çalışmakta olduğu EİEİ…

Korkut Özal, mühendisti. Devlet Su İşleri’nde çalışıyordu. 1957’de, mesleki bilgi ve görgüsünü geliştirmesi için devlet eliyle ABD’ye gönderildi. Daha önce abisi Turgut Özal da gitmişti. Gittiği yer, ABD’nin Utah eyaleti.

Orada Mormonlarla tanıştı; Allah’a ve İsa’ya inanan, Hıristiyan, bir çeşit tarikat üyeleri. Mormonların bilinen kendilerine misyonerlik yapmak faaliyeti dışında, bir özelliği daha vardı; para. Tarikatın güçlenmesinin paradan geçtiğine inanıyorlardı:

‘Bağlı olduğun dinsel hareketin güçlenmesi ve yayılması için, mutlaka paraya ve siyasal güce sahip olacaksın. Aksi halde başarılı olamazsın.’

‘Müslümanlıkla bir benzer yönleri daha var; çok kadınla evlilik, bu tarikatta serbest ancak Amerikan yasaları buna izin vermediği için, çok evlilik yapmaları mümkün olmuyor.

Her Mormon’un temel görevlerinde biri de, gelirlerinin yüzde 10’nu tarikata vermek yanında, iki yıl süreyle Misyonerlik yapıp tarikata yeni Mormonlar kazandırabilmek.

Milyonlarca Mormon, Amerika’da para gücü en yüksek düzeyde olan insanlar…

İşte Korkut Özal…

Bir ABD yolculuğu bakınız nasıl inanç dünyasını değiştirebiliyor:

‘Türkiye’den din kitapları istetir.

Bir ara yanına Fehim Adak gelir. Onu da devlet yollamıştır…

Fehim Adak o günlerde dincidir…

Ve Korkut, Amerika’da Müslümanlığı keşfetmeye başlar.’

Türkiye’ye döndüğü zaman, gerçek bir Müslüman olmuştur!

İlk iş olarak karısı Müjgan hanımı örter… Sonra da annesi Hafize hanımı.

Artık karşımızda bambaşka bir Korkut vardır. Gerçi o günlerde Özal biraderleri hiç kimse tanımaz ama olsun. Korkut değişmiştir.

Kulaklarında her Mormonların bir öğüdü vardır ve bunu hiç unutmayacaktır:

‘Bağlı olduğun dinsel hareketin güçlenmesi ve yayılması için, mutlaka paraya ve siyasi güce sahip olacaksın. Aksi halde başarılı olamazsın’.

Bu görüşü, bu sözü Turgut’a aktarır. Turgut ona hak verir.

Korkut Amerika’ya gidinceye kadar, dincilikte Turgut daha ileridir. Dönüşte Korkut, Turgut’u geçmiştir…

Ve hidayete ermesinde Mormonların çok büyük rolü olmuştur.

Şimdi…

Artık ailenin din yönünden en önde gelen bireyi artık Korkut olmuştu.

1950’li yılların sonlarında, Atatürkçü annesi Hafize hanımı örtmeyi başarmıştı.

Örtmekle de kalmamış, Alevi kökenli annesini Sünni yapıp Nakşibendi tarikatına sokmuştu. Tarikata Korkut, karısı ve Hafize hanımla birlikte Turgut da girmişti.

Daha sonra küçük birader Yusuf ortaya çıkacak ve tarikata o da girecektir’.

Tarikat dediğimiz Cübbeli’nin medya yüzü olduğu Halidi Nakşi Tarikatı..

Bir ucu İsmailağa’ya diğer ucu Menzil’e gidiyor..

Demiştim bu zat, Şeyh Halid çok önemli bir zat.

Erdal Sarızeybek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu