Erbil.. ‘Önerge Kayıp’

Tarih: 12 Haziran 2019.
Bakınız ajanslar ne diyor;
‘Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) yeni başkanı seçilen Neçirvan Barzani’nin yemin törenine katılmak üzere Erbil’e gitti. Çavuşoğlu burada Barzani’nin yanı sıra Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, IKBY’nin eski Başkanı Mesud Barzani, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ve Irak Türkmen Cephesi lideri Erşat Salihi ile görüştü. Yemin törenindeki bir olay ise dikkat çekti. Çavuşoğlu ve salondakiler ‘Kürdistan şehitleri için’ saygı duruşunda bulundu’.
Haber işte bu.
Türkiye’de ajanslar bu haberi ‘Kürdistan şehitleri’ üzerinden gördü. Ama hiçbiri, Çavuşoğlu’nun selamladığı bayrağın tarihsel süreçte ne anlam taşıdığını gündeme getirmedi. Bu tıpkı 12 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı açıklamayla, bu siyaseti ‘Barzani’ üzerinden neredeyse vatana ihanet derecesinde çok ağır itham edişine karşılık, ajansların bunu görmeyip ‘özde-sözde cumhurbaşkanı’ ifadesi üzerinden asıl meseleyi örtülemesine benzer.
Düşünsenize bu ajanslar, ‘Çavuşoğlu Hoybun Bayrağını selamladı’ demiş olsaydı, neler olabileceğini bi düşünün Türkiye’de…
Hepimiz başlayacaktık ‘nedir bu Hoybun’ demeye.. Buradan Hoybun Taşnak, derken Taşnak PKK, Taşnak Barzani, Taşnak Bedirhan tartışmalarına bir yol açılabilecekti ve nihayetinde hepimiz ‘bu siyaset nereye gidiyor’ diyerek belki aklımızı başımıza almak için , en azından bir fırsat yakalamış olacaktık. Ama olmadı.
Doğrudur, Çavuşoğlu’nun Türkiye’yi hedef almış Kürdistan projesini hayata geçirebilmek adına ölmüş olanlara saygı duruşuna geçmiş oluşu, siyasi affı olmayan bir tavırdır. Ajansların sadece bunu gündeme taşımış olması da belki doğaldır. Ancak nedense hep böyle oluyor bu ülkede, karşı karşıya kaldığımız sorunlar bir türlü bir bütün olarak karşımıza çıkarılmıyor. Ya gözden kaçırılıyor ya bir parçası eksik verilerek, resmin bütününün kamuoyu tarafından görülmesi engelleniyor. Herhangi bir şekilde açığa çıkmış olanlar da varsa, ardından gelen bir kumpasla, bir manipülasyonla gerçeğin üstü hemen örtülüyor.
Halimiz böyle de olsa, biz şimdilik ajansların haberi üzerinden gidelim…
Çavuşoğlu’nun ‘şehitlerine’ saygı duyduğu Kürdistan’ın ne olduğunu biliyoruz. Ancak bu Kürdistan, tek başına Anadolu’nun doğusunda bir Kürt devleti kurma projesi değildir. Asıl hedefi, Anadolu ve Türk varlığı olan küresel bir projenin sadece bir parçasıdır.
Aslında siz bunun da ne olduğunu biliyorsunuz ama, söylemeye çalıştığım büyük tehlike ‘BOP ve BOPçu’ kodları üzerinden magazinleştirilmiş olduğu için, belki de aklınıza geldiğinizde gülüp geçiyorsunuzdur. Bu tıpkı Cumhuriyet’e ağır sorunlara yol açmış bir tarikat şeyhlerinin Cübbeli Ahmet üzerinden magazinleştirilmiş oluşuna benzer. Belki onun da adını duyduğunuz gülüp geçiyorsunuzdur. Ama bu gülüp geçilen Cübbeli Ahmet, toplumu yönlendiriyor. Türkiye’de siyasi ağırlığı düşünülenin ötesinde olan İsmailağa Cemaatinin medyatik yüzü bu.
Şimdi unutulmuş gibi görünüyor olsa da, aslında unutulan bir şey yok.
Ermeni destekli Kürdistan’la biz ta yüzyıl önce karşılaştık. Anadolu’da çizilmiş büyük resim olan Sevr haritası, bir İngiliz projesiydi, Kürdistan ise onun küçük bir parçasıydı. Şimdi bizim, baştan beri anlatılanların ışığında bu haritaya yeniden bakmamız gerekiyor.
Ama bu kez görmemiz gereken haritanın şeklinden öte, ortaya koyduğu siyasi stratejik hedef olmalı.
İşte Sevr işgal planının stratejik hedefleri;
‘Anadolu’nun tüm ekonomik kaynaklarının yönetimi ele geçirmek. Böylece zaten uzun süren savaşlarda yorgun ve yoksul düşmüş olan milleti daha da fakirleştirmek suretiyle devlet yönetiminden uzaklaştırmak;
Yönetim gücüyle eğitim üzerinde yapılacak formasyonla milletin Türk olan asli kimliğini yok ederek, Türk tarihiyle olan manevi bağlarını ortadan kaldırmak;
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Ermenistan-Kürdistan tampon devletleri yaratarak Anadolu’daki Türk varlığının Asya ile fiziki ve ekonomik bağlarını kesmek. Böylece kalan topraklarda Yunan, İngiliz ve İtalyan sömürge yönetimleri ihdas etmek;
Saray Yönetimini, bu sayılan süreci işletebilmek ve yerleştirebilmek için, Müslüman halk üzerinde dini otorite olarak aracı kullanmak. Ve böylece Anadolu’yu bin yıl önceki Bizans devletine dönüştürerek, bin yıl önceki hedefleri olan Türk varlığı ve hâkimiyetini bu topraklardan silmek”.
Sevr işte bu. Arka planında Ermenistan’ın varlığını gözardı etmeksizin, Kürdistan deyince akla ilk gelmiş olması gereken de bu. Açın okuyun şimdi yeniden Nutuk’u.
Bir daha kulak verin Atatürk’e, ne diyor bi bakın;
‘Saygıdeğer efendiler, bu antlaşma (Lozan), Türk Milleti’ne karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş siyasi bir zaferdir.’
Hatırlayınız şimdi Uğur Mumcu’yu, ne demişti;
“Çekiç Güç’e ‘Evet’ dedikten sonra ‘Kuzey Irak’ta Kürt Devleti’nin kurulmasına karşıyız’ demenin bir anlamı var mı? Kimi inandırır bu sözler? Çekiç Güç’ün amacı, ‘Federe Kürt Devleti’nin kurulması ve kurulan bu devletin Batı askeri gücüyle korunmasıdır. Bu sonuç, Kürtler açısından Kürtlere özerklik veren 1920 Sevr Anlaşması’nın 64’ncü Maddesinin gerçekleşmesidir…”
Yani mesele o kadar basit değil.
Çavuşoğlu’nun şehitlerine saygı duyduğu Kürdistan meselesi sadece bir Kürt devleti kurmak meselesi de değil. Öte yanda belki hepimiz merak ediyoruzdur, Çavuşoğlu ‘neden bunu yaptı, diye… Şöyle bir baktım, bu vaka sonrası kim ne demiş diye. Gazi Meclis’in kayıtlarına geçmiş bir önergeye rastladım.
İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk,-Çavuşoğlu vakası en az bizler kadar onun da zoruna gitmiş olmalı ki- sormuş;
Zat-ı alinizin katıldığı törende saygı duruşuna eşlik ettiğiniz sözde ‘Kürdistan şehitleri’ kimlerden oluşmaktadır?
Saygıda bulunduğunuz sözde ‘Kürdistan şehitleri’ arasında, bölücü örgüt PKK ve YPG’li teröristler bulunmakta mıdır?
Program öncesi zat-ı alinize bu durum bildirilmemiş midir? Bildirildiyse, özellikle partinizin ‘Beka’ söylemi ortada iken, sözde şehitleri anma toplantısına neden katıldınız?
Bildirilmediyse, yaratılan bu fiili durum için Irak Bölgesel Kürt Yönetimine karşı neden tavır alınmamıştır?
Dış politikamızdaki mevkidaşlık ve teamüller dikkate alındığında, bölgesel yönetim başkanlığının yemin töreninde bulunmak, ülkemizin diplomatik saygınlığı açısından bir denklik sorunu yaratmamakta mıdır?
Çavuşoğlu’na sorulanlar işte böyle….
Yazılı soru önergesinin yasama yılı: 27/2
Esas numarası: 7/14648
Önergenin sahibi: Denizli Milletvekili Yasin Öztürk
Önergenin muhatabı: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
Son durumu: Cevaplandı.
Bu kayıt Gazi Meclis’in kayıtlarında mevcut olduğu şekliyle size sundum.
Buradan ne anlıyoruz?
Çavuşoğlu’na, ‘nedir bu Kürdistan şehitleri’ diye Haziran ayında sormuşlar. O da Eylül ayında cevap vermiş. ‘Ne güzel işte hemen cevap vermiş’ diyebilirsiniz, ama o cevap yok! Nasıl yok? Açın TBMM resmi web sayfasını. Denetim bölümüne gelin. Çıkan sayfaya yasama yılını yazın. Öztürk’ün soru önergesini bulun. Önerge karşısında ‘cevaplandı’ yazıyor. Cevap bilgilerinde de koyu harfle ‘cevap’ yazıyor. Tıklayın.
Bakın bakalım karşınıza ne çıkıyor?
Hemen söyleyelim; Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e Çavuşoğlu’nun konuyla ilgisi olmayan bir cevabı çıkıyor. Yani? Çavuşoğlu’nun Öztürk’e verdiği cevap Meclis arşiv kayıtlarında sehven kaybolmuş. İlgililer de yeri boş kalmasın diye bir başka önergenin cevabını koymuş. Nerede bu yanıt, şimdilik bilmiyoruz ama bu iş burada biter mi, bitmez.
Çavuşoğlu’nun cevabı nasıl olmuşsa olmuş ajanslara düşmüş, açtık okuduk. Öztürk’ün sorusuna şöyle cevap vermiş;
‘Tören sırasında DEAŞ’la mücadelede hayatını kaybeden Peşmerge unsurları anısına saygı duruşunda bulunulmuştur. Peşmerge kuvvetleri, Irak Anayasasında tanımlanan IKYB’nin meşru güvenlik yapılanmasıdır. Peşmerge, Irak Ordusuyla ve ülkemizin de dahil olduğu DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu unsurlarıyla birlikte, Irak’ın DEAŞ unsurlarından temizlenmesinde rol oynamış, bu mücadelede Peşmerge unsurlarından hayatını kaybedenler olmuştur. Bu durumu farklı mecralara çekmeye gerek bulunmamaktadır.’
Yani?
Çavuşoğlu, ‘ben peşmerge şehitlerine saygı duydum’ diyerek kesip atmış. Peşmerge lafı üzerinde durmayacağım, pkk mıdır değil midir, bu tartışmayı da açmayacağım. Ancak Çavuşoğlu’na şu soruyu sormam gerekiyor; ‘Selamlayıp saygı duyduğunuz bu bayrak kimin bayrağı? Dünyada hangi devlet olursa olsun, Barzani’ye elçi gönderir ve bu elçi de Hoybun’dan dönüp dolaşıp gelen bayrağı selamlarsa, bunun anlamı ne olur, bi düşünün..
Erdal Sarızeybek
Araştırmacı Yazar