Büyükanıt.. ‘Dolmabahçe’de Ne Oldu’

Yaşar Büyükanıt, Dolmabahçe’de ne oldu..
Şimdi..
Genelkurmay Başkanlığının Barzani/ PKK tehditleri konusunda bu siyaseti uyarmış olduğunu biliyoruz. Barzani bağımsızlık referandumundan tam on yıl önce siyasi iktidara, ‘Barzani devlet kuruyor, PKK terör örgütüyle bir oldu, hudutlarımıza artık araçlarla silah cephane taşınıyor’ diyerek uyarmış olduğunu biliyoruz.
O Genelkurmay Başkanı kimdi biliyor musunuz?
Orgeneral Yaşar Büyükanıt.
Siz Büyükanıt’ı Erdoğan’la yaptığı Dolmabahçe görüşmesinden hatırlarsınız, hani şu ‘sırrımız mezara kadar gider’ denilen görüşme.
Siz Büyükanıt’ı 27 Nisan 2007’de Erdoğan Hükümetine verdiği e-muhtıradan da tanırsınız hani Türkiye’yi erken seçime götüren ve AKP’yi yeniden iktidara taşıyan sözde muhtıra. Biraz daha hafızanızı yoklar iseniz, Büyükanıt’a devlet övünç madalyası verildiğini, bu sözde muhtıradan dolayı hiç yargılanmadığı da aklınıza gelebilir, ki doğrudur.
Düşünüz bir Genelkurmay Başkanı hükümetin iddiasına göre askeri muhtıra veriyor yani darbe teşebbüsünde bulunuyor ama yargılanmıyor. Bırakın yargı önüne çıkarılmayı, üstelik emekli olduğunda aynı hükümet tarafından kendisine devlet övünç madalyası veriliyor, sizce bu biraz garip değil mi?
Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan 2007’de şu uyarıyı yapmıştı;
‘Şu soruyu bana sorabilirsiniz: Peki Kuzey Irak’a bir operasyon yapılmalı mı? Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir’.
Diyor ki Genelkurmay, Irak kuzeyine harekat yapılması şarttır, fayda sağlar, bunu yapacak gücümüz vardır. Ancak Hükümetin bize yetki vermesi lazım’ diyor. Bu anayasal çerçevede yapılmış askeri bir uyarıdır. Kamuoyunu bilgilendirme toplantısı diyerek yapıldığı için, üstü örtülenmiş ama mesaj yerine ulaştırılmıştır. Ne zaman? E-muhtıradan 13 gün önce.
Siyasetin ötesinde, bu mesaja milli güvenlik açısından yani bugünlerde sıkça vurgulanan ‘varlık ve beka’ açısından bakıldığında, daha önce de açıkladığımız gibi, Türkiye, Cumhuriyet tarihinde eşi görülmedik bir tehditle karşı karşıya bırakılmıştır. Tehdidin kaynağı Barzani-PKK’dır.
Bu tehdit, Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef almıştır. Yani Erdoğan’ın Diyarbakır’a kadar Barzani’nin ayağına kadar gidip ‘Kuzey Irak Kürdistan lideri Hoşgeldiniz’ dediği cümlede geçen Barzani ve Kürdistan. Çavuşoğlu’nun Erbil’e kadar gidip bayrağına selam durup sözde şehitlerini selamladığı Kürdistan.
Yahu tehdit açık ortada iken Türk Ordusuna sınır ötesi harekat yaptırmadılar, buradan himaye gördüğünü anlayan örgüt gelip gelip vurdu gitti, kimseden çıt çıkmadı bu ülkede. Teröristler Dağlıca’yı vurdu, Çukurca’yı vurdu, Aktütün’ü vurdu. Buna karşılık, Türk Ordusunun ‘bu ihanetin’ hesabını sormasına dahi izin verilmedi bu ülkede.
Hani bağımsızlık ilanı Türkiye’ye ihanet, Barzani de haindi, ne oldu şimdi?
Hani Türkiye yaptırım uygulayacak, bu yaptırımlar Barzani’yi düşürecek aç kalacaktı Barzani. Bi bakın bakalım aç mı şimdi?
Siz bu satırları okurken sanmayınız ki aldım başımız gidiyorum, hayır. Hem yaşadım hem de söylediğim her bir sözün belgesi var. Canlı açık tanığız biz, gizli değil. Aslında Genelkurmay Başkanlığı’nın 12 Nisan 2017 günlü basın açıklaması, aynı zamanda, Anayasa ile teminat altına alınmış birlik ve bütünlüğümüze karşı, bu siyaset eliyle yapılmış sivil darbenin bir suç duyurusuydu, ama kimse görmedi, kimse duymadı.
Erdal Sarızeybek