Siyaset

Seyit Taha.. ‘Bir Şeyh Seyyid Analizi’

Yıl 2013.. Barzani ile buluştuğu Diyarbakır’daki buluşmada kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan, ilk kez “Kürdistan” ifadesini kullandı. İşte o ifadeler:

“İşte O Barzani 81 yıl önce kardeşlerinin ülkesi Türkiye’ye misafir oldu. Bugün de Molla Mustafa Barzani’nin oğlu, değerli dostum Mesud Barzani’yi Diyarbakır’da misafir ediyoruz. Tıpkı babanız, amcanız gibi, kardeşlerinizin toprağına, Diyarbakır’a hoş geldiniz. Sizin şahsınızda Kuzey Irak Kürdistan Bölgesindeki kardeşlerimizi de selamlıyoruz. Biz Erbil’de kendimizi kendi şehrimizde hissettik. Sevgili Diyarbakırlılar bugün hasrete vatan hasretini, anne, baba, kardeş hasretine burada son veriyoruz. Bugün büyük kucaklaşmaya şahit oluyoruz.”

Diyeceksiniz bunun önemi ne, anlatalım..

Bilindiği gibi ilk büyük harbin sonunda Mondros ateşkes anlaşması imzalanmış, böylece savaş geçici olarak durdurulmuş ve 1 Kasım 1918’te  Musul İngilizler tarafından işgal edilmişti. Bölgede İngilizler adına yönetimi işletecek işbirlikçiler aranıyordu. Nasıl ki bir siyasi proje olarak ‘Ermenistan- Kürdistan’ ikilemesi Londra toplantısında ilk kez ortaya çıkmış ise, bu projeye uygulama alanı olarak Kuzey Irak coğrafyasının seçilmesi de bir ‘ilk’ oldu. Bugün Usta’nın öfkeyle hiddetle dile getirip Türkiye’ye ihanet olarak tanımladığı bağımsız Kürdistan devletine giden yolun ilk adımları işte burada atıldı.

Bu tarihsel süreçte Irak kuzeyinde iki güçlü aile vardı; Berzenci ve Sadate Nehri.  Tercih yapıldı, Berzenci ‘Kürdistan Yöneticisi’ olarak yerel yönetimin başına getirildi. Bu da bir ilkti; bu coğrafyada İngiliz işgali altında yaşayan insanlar ilk kez ’Kürdistan adıyla ve yerli bir isim üzerinden İngiliz yönetimine bağlanıyordu.

Belki bu noktada ‘neler yaptı bu Berzenci’ sorusuyla başlamak gerekiyor ama biz öyle yapmayacağız, Sadate Nehri üzerinden gideceğiz çünkü kilit isim o.  Türkiye’de PKK terör örgütünün siyasi kanadı dahi ‘Kürdistan Krallığımız bile vardı’ diyerek dikkati bu Şeyh Mahmud üzerine çekiyor olsa da kilit isim Berzenci değil.

Hollandalı sosyolog Martin Van Bruinessen’in bu coğrafyada yaptığı araştırmaları ‘Ağa, Şeyh, Devlet’ ismiyle kitaplaştırdığını biliyoruz.  Böylece Tarikatın pek çok bilinmeyeni açığa çıkmış, o da bu bilinmeyenlerin başına ‘Sadate Nehri’yi yerleştirmişti tıpkı Uğur Mumcu gibi. 

Kimdi bu Sadate Nehri?..

Türkiye Sadate Nehri’yi bilmiyor, tanımıyor ama aynı Türkiye Seyit Taha, Şeyh Ubeydullah, Seyit Abdulkadir ve Talabani’yi iyi biliyor oysaki şimdilik Barzani hariç, bunların hepsi aynı aile  …

Nehri, Şemdinli Bağlar köyünün eski adı. Sadat, peygamber soyundan gelenler için kullanılan bir ifade, ikisi bir araya gelince, Nehri’nin seyitleri gibi bir anlam taşıyor. Kilit isim Seyit Taha’nın oğlu, 1880’de, Osmanlı’ya ilk isyanı çıkaran Şeyh Ubeydullah. Sonradan buna bir dönem Irak Cumhurbaşkanlığı yapmış Talabani de ekleniyor.  Tarihçi yazar Ayşe Hür bu tezi destekliyor ve hepsini aynı kazana atıp çıkan sonucu Nakşibendi Tarikatına bağlıyor;

 ‘Şeyh Ubeydullah Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlıydı. Sadate Nehri Ailesi’nin şeyhliği ise aynen adı gibi soydan değil, Musul civarında yaşayan bir Kadiri şeyhinden bir zamanlar alındığı iddia edilen icazetten geliyordu. Günümüzde Irak Cumhurbaşkanı olan Celal Talabani bu ailenin üyesidir.’

Talabani’nin bu izinden yola çıkarsanız karşımıza Şemdinli geliyor hani PKK terör örgününün 1984’te ilk saldırıyı yaptığı ilçemiz. Sanıldığı gibi Kürt olmayan bu kişiler Irak’tan gelmiş burada çok arazi almışlar. 1963 yılında bölgede yedek subay veteriner hekim olarak görev yapan Muzaffer İlhan Erdost anılarında bunu anlatıyor.  Erdost bu Talabani ailesinin neredeyse Şemdinli’nin tamamına sahip olduğunu söylüyor;

‘Şemdinli topraklarının büyük bir kısmı Sadate Nehri ailesinindi. Bunun dışında Yüksekova’da birkaç köy, İran’ın Rızaiye iline bağlı Mergever bölgesinin yarısı, Tergever bölgesinin dörtte biri, gene Irak’ta Bradost bölgesinde dört köy, İran’da İşno ilçesinde Şeyhan köyü, Irak’ta Revandız ilçesinin Piresinya bölgesi ve Batas köyü, Suudi Arabistan’da Medine’de bazı tarlalar, bu ailenin mülkiyetindeydi’

‘Sadate Nehri’ diğer adıyla Seyit Taha meselenin düğüm noktası ve bu isim tarihin hiçbir döneminde ikinci plana düşmedi. İngilizlerin Kürdistan Yönetici ilan ettiği Berzenci zaten onun akrabasıydı hepsi aynı soydan geliyordu. Ama nedense Türkiye, Seyit Taha olarak bilinen bu zatı görmekten hep kaçındı. Ekranlarda hiç konu olmadı, bizim anladığımız manada hiç yazılmadı.

Oysaki oğlu Şeyh Ubeydullah, Osmanlı’ya ilk isyanı çıkartan kişiydi (1880,Şemdinli),  torunu Seyit Abdulkadir Şeyh Said isyanının tertipçisiydi(1925,Diyarbakır), ve bir torunu da Şemdinli’de benim  de komuta ettiğim hudut taburuna saldıran ve subaylarını katleden Şeyh Abdullah’tı(1925,Şemdinli). Neden üzerine gidilmedi, arkasında Cübbeli’nin tarikatı olduğu için mi yoksa işin ucu Saray’a ulaştığı için mi, bilemiyorum, birlikte göreceğiz…

Kökleri Irak’ta olan bu ailenin Türkiye’ye çıkış noktası Şemdinli’dir. Bu tarikat Irak kuzeyinde Barzaniler, Anadolu’da ise Seyit Taha üzerinde geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.  Kısaca değindiğim gibi Bitlis yöresinde Sıbgatullah Arvasi, Taha’nın halifesidir. Bediüzzaman Said Nursi bu tekkede yetişmiştir. Tarikatın Palu halifesi Şeyh Said’dir. 1925 Diyarbakır isyanından sonra yargılanacak ve infaz edilecektir tıpkı Seyit Abdulkadir gibi.

Tarikatın Anadolu örgütlenmesine bakıldığında ise görülen manzaranın ucu bucağı yoktur;

İstanbul’da  Ervadi, Gümüşhanevi ve Abdulaziz Bekkine;

Hakkari bölgesinde Seyit Taha; Bitlis’te Arvasi;

Amasya ve çevresinde İsmail Şirvani, Fevzi Molla, Hamza Nigari;

Karadeniz’de Ahmed Diyauddin Gümüşhanevi;

Kastamonu ve civarında Ahmed Siyahi;

Urfa ve civarında Muhammed Hafız Ruhavi;

İç Anadolu, Konya, Akdeniz ve Kırım bölgelerinde Muhammed Kudsi;

Erzurum, Erzincan, Kudüs ve Mekke’de Abdullah Mekki ve de Kıbrıs’ta Şeyh Nazımi’nin tarikatın yayılmasında önemli rol oynadığı görülüyor .

Bu Şeyh Nazımi, yeraltı dünyasından Sedat Peker’in 2014 yılında mezarına yaptığı ziyaretle gündeme düşen Şeyh Nazım Kıbrısi’dir. Türkiye’de ilk türbanlı vekil ve şimdi Kuala Lumpur Büyükelçisi olan Merve Kavakçı’nın elini öptüğü bu şeyhin İngiliz ajanı olduğu emekli Amiral Türker Ertürk tarafından kamuoyuna açıklanmıştır.

Durum bu…

Akıl sınırlarını zorlayan bu örgütlenme, tarikatın Kuzey Irak’lı kurucusu Şeyh Halid ve halifeler silsilesi üzerinden zincirleme gidiyor. Bunun Anadolu ayağı Seyit Taha, Kuzey Irak ayağı Şeyh Barzani ve Şeyh Talabani oluyor. Bu da bize Seyit Taha’nın öne çıkışının bir tesadüf değil, coğrafyası ve dinsel bağlarıyla seçilmiş bir şahsiyet olduğunu gösteriyor…

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu