Siyaset

Başbuğ.. ‘Neden Yargılanıyor’

AYM, bir dönem Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Ergenekon davasında ‘muhakeme şartının gerçekleşmemesi’ nedeniyle yargılanmamasına karar verdi. Karar Başbuğ’un yargılanması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, izin vermemesi nedeniyle alındı.

Yani?

Yargı dosyası açık, günün birinde izin verilirse yargılama kaldığı yerden devam edecek anlamındadır bu..

Şimdi şu kumpas davası sürecine geri dönelim..

O günleri hatırlıyorum da bu soruşturmada daha ilk bakışta beni çarpan kod adıydı; ‘Ergenekon ’dediler ve bir daha bu ismi dillerinden düşürmediler bugün de öyle zaten.  Oysaki adli soruşturmalar kod adı almazdı sayı ile ifade edilirdi ama kanunu yok saydılar. Böylece Türk Milletinin yaratılış destanını kumpas da olsa terörle şiddetle örgütle yan yana getirdiler, üstelik soruşturmanın şiddetini ve yasadışılığını eleştirenleri ‘Ergenekoncu’  diye yaftalayıp yargıladılar, toplumda ağır bir korku havası estirdiler.

Aslında bu hava şimdi de var gibi sadece adı değişik, şimdiki adı Fetö!.. Sonrasını biliyorsunuz zaten… toplu gözaltılar, toplu tutuklamalar, onuruna yediremeyip canına kıyan subaylar, hasta olup cezaevinde yaşamını yitirenler, perişan edilen aileler…  

Hatırlayınız..

Hepimiz gördük, AKP bu davayla ilgili olarak ‘ben bu davanın savcıyım’ demiş, soruşturmaya devlet desteği vermiş hatta Zekeriya Öz’ü zırhlamıştı. Hatta bunu öyle ciddiye almıştı ki yargılamayı eleştirenler karşı ‘Silivri’de tiyatro yok, Silivri’de milletin hakimleri savcıları millet adına sanıkları yargılıyor’ diyerek Fetö’nün kripto hücresi olan o savcılara şahsen destek bile vermişti.

Ama şimdi ne diyorlar; ‘Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldık.’… Görüyorsunuz işte tek kelimeyle her şeyi kesip atıyor, kendine göre dosyayı kapatıyor. Davayla ilgili karar daha yeni açıklandı, ‘Ergenekon diye bir terör örgütü yok ‘ dediler ama böylesi kestirip atmakla mesaj gönderince, haliyle yaprak bile kımıldayamadı.

 Aslında bu kararla yer yerinden oynamalı, sorumlularına çok ağır bir hesap sorulmalıydı ama görülen o ki bir şey olacağı yok!.. Bu soruşturmaya destek veren siyasetin bir nedameti yok, kumpasa çekilmiş subaylar açısından mağduriyetlerin giderilmesi yok, kaldı ki davanın bittiği de yok çünkü İlker Başbuğ hala yargılanıyor, diğer davalarda yargı süreci devam ediyor…

Şimdi tüm bu anlatıların ışığında ‘İlker Başbuğ neden hala hedefte’ sorusuna bakalım…

Hatırlayınız Kod Ergenekon, 2007’de başladı; 17/25 operasyonu, 2013’te; 15 Temmuz kalkışması, 2016’da… Türk Ordusuna karşı işletilen kumpasın yedi yıl sürdüğü, arada 17/25’in ortaya çıktığı ve nihayetinde bu sürecin 15 Temmuz kalkışmasıyla son bulduğunu biliyoruz.

Resim böyle olunca 17/25 vakasının Kod Ergenekon soruşturmasını durdurduğunu, 15 Temmuz’u ise tetiklediği anlaşılıyor. Düşünsenize 5 Ağustos 2013’te dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a müebbet hapis cezası veriliyor, dört ay sonra 17/25 yaşanıyor ve hemen ardından Başbuğ tahliye ediliyor. Yani 17/25 olmasa kumpas hala sürecekti anlamına geliyor bu.

Öte yanda…

Cemaatin kontrolden çıktığı 17/25 operasyonuyla anlaşıldığı zaman, AKP mikrofonu eline alıp ‘Ne nankörlük bu ya? Ne istediniz de alamadınız?’ diyerek önce sitem etmiş ama ilerleyen süreçte ‘Zarrab Vakası’nın çok ciddi sonuçlar doğuracağı anlaşılınca bu kez fetö’ye resmen savaş açılmıştı. 

Bu şimdi ne demek?..

Bu şu demek: Aslında kimsenin başına gökten taş düştüğü için değil, ABD ve İsrail Fetö’yü harekete geçirdiği içindir ki Kod Ergenekon’un bir kumpas olduğunu açıklamak zorunda kaldılar.  Buradan biz kumpas soruşturmasının tamamen ortadan kaldırılmadığı ancak durdurulmuş olduğu anlıyoruz. Durdurulmuş dedim, doğrudur çünkü bu dava hala devam ediyor, İlker Başbuğ hala yargılanıyor. Bu da bize Türk Ordusuyla siyaset arasındaki hesaplaşmanın da henüz bitmemiş olduğunu işaret ediyor.

 İlker Paşa’nın bu davada bir numaralı hedef seçilmiş olmasının temel nedeni ise sürecin akışına paralel olarak  ‘terör örgütü lideri’ iddiasıyla tutuklanmış son Genelkurmay Başkanı oluşu… bilgi birikimi, tecrübesi ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığıyla ortaya çıkan liderlik özelliği…

Onunla birlikte  aynı değerlere sahip ve bu kumpastan mağdur olmuş çok sayıda subayın varlığı; mağdur edildiği ortaya çıkan Türk Ordusuna mevcut kamuoyu desteği ve İlker Paşa’nın bir gün  olası bir demokratik hesaplaşmada oynayabileceği liderliğin denetim altına alınmak istenmesinden başka bir şey değil!..

Öyle ya ‘Ergenekon diye bir terör örgütü yok’ diyeceksin ama İlker Başbuğ’u ‘bu örgütün lideri’ diye hala yargılayacaksın, bu adalet bir gün hiç mi işlemeyecek!..

Yaşayıp göreceğiz…

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Başa dön tuşu