100. Yıl

9. Gün.. ‘Düğüm Noktası Neden Suriye’

Şifre ‘Fenike’.. Amerika ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nde geçen Kürdistan için şöyle diyor; ‘Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürdistan, Bulgaristan ve Japonya arasında en Batı yanlısı devlet olacaktır.’  Yani dört parçalı Kürdistan…

Devamı da şöyle geliyor;

‘Bölgede yapılacak adil bir düzenleme Irak’taki üç Sünni ağırlıklı bölgeyi budanmış bir devlet haline getirecektir ve bu bölgeler zaman içerisinde Akdeniz’e yönelmiş bir Büyük Lübnan’a kıyılarını kaybetmiş olan Suriye ile birleşmeye karar verebilir ki bu durumda Fenike yeniden doğmuş olur’.

İlk bakışta göze çarpmıyor olsa da Amerikalı Kürdistan’ın şifresi, özenle kurulduğu anlaşılan bu cümlenin satır arasında geçiyor, Fenike.

Nedir bu Fenike, cümleyi biraz açalım…

BOP kısa adıyla ifade edilen planda önce Irak’ın parçalanıp üç ayrılacağı ve kopan parçalardan birinin Akdeniz kıyılarına ulaşacağı öngörülüyor. Bu parçalardan birinin Lübnan’ın kıyı şeridi üzerinden Suriye istikametinde genişleyeceği ve nihayetinde tüm bu parçaların bir araya getirilerek Fenike’nin yeniden doğacağına işaret ediliyor.

Hiç şüphe yok ki bu parça, Irak kuzeyi yani Usta’nın ifadesiyle ‘Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim’ olmalı.  Bunu anlayabiliyoruz ancak durup dururken ‘Fenike’ demenin anlamı neydi ve bu ‘yeniden doğuş’la neyin mesajı verilmek isteniyordu.

Kısacası FENİKE derken bu Amerikalı ne demek istiyordu?..

Bu Amerikalının ‘Fenike’ dediği yer Tevrat’ta geçen ‘Kenan’ diyarıdır, bugün bildiğimiz Filistin ülkesinden Akdeniz kıyıları boyunca Hatay’a kadar uzanan bölge.  Tevrat’a göre Milat’tan önce günümüzden yaklaşık dört bin yıl öncesinde, ünlü Hitit uygarlığının Anadolu’da hüküm sürdüğü yıllarda, İsrail’in Tanrısı günlerden bir gün Hz. İbrahim’e göklerden şöyle seslenir:

İbrahim. Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları –Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını– senin soyuna vereceğim.’

İşin aslı, bu sınırları çizilen bölge sadece İsrailoğullarına değil, tüm insan aleminin istifadesine sunulmuş ‘Bereketli Topraklar’dır. Burası aynı zamanda İsrailoğullarının dünya tarihine çıkış noktası ve Mısır’da geçen 210 yıllık esaretten sonra Sina Çölünü geçip ilk yerleştiği topraklar, Kenan…

Zamanla güçlendiler, Davut ve Süleyman öncülüğünde Büyük İsrail Krallığını kurdular, sonra Roma işgaline uğrayınca, dağıldılar, dünyanın dört yanına göç ettiler. Ve ikinci büyük harp sonrası İsrail adıyla yeniden bu topraklara geri döndüler.

 İşte bu Amerikalı Kürdistan’ın sınırlarını tanımlamak için kullandığı Fenike koduyla, İsrailoğullarının Milattan önceki coğrafyasını işaret ettiğini anlıyoruz.

Bu plana göre, Büyük İsrail’in yeniden doğuşu için Suriye ve Irak’ın parçalanması, Lübnan üzerinden Akdeniz kıyılarının ele geçirilmesi ve Barzani’nin Akdeniz’e uzanması gerekiyor. Nihayetinde tüm parçalar birleşmesiyle Tevrat’ta geçen Fenike yeniden doğmuş oluyor.

‘Yahudi Kürdistan’ dedikleri işte bu.

Hani Suriye’de PKK terör örgünün hedefleri sayılırken ‘Kürt Koridoru’ ya da ‘Terör Koridoru’ diye medyanın isimlendirdiği bir proje vardı ya, işte o da bu; ‘Bir ucu Akdeniz’de, bir ucu İran’da, diğer ucu Ermenistan’a dayanmış küresel siyasi bir proje.

Dolayısıyla Usta’nın ‘İsrail destekli Kürdistan’ dediği yapının başta bir İsrail projesi gibi görülüyor olsa da, bu büyük resme bakıldığında Sevr’e dayandığı için İngiliz, BOP’a dayandığı için bir ABD projesi olduğu ve Tevrat’a dayandığı için de bir İsrail projesi olduğu artık söylenebilir. Rusların neredeyse kalıcı olarak Suriye’de yerleştiği düşünüldüğünde ise, bu projenin artık Rus desteği olmadan işletilebilmesinin mümkün olamayacağı anlayabiliyoruz.

Bu durumda tünelin bir ucu ABD-İsrail, diğer ucu da Ruslar tarafından tutulmuş olduğu için Türkiye’nin bu üçlü arasında sıkışıp kaldığı da görülebiliyor.

Bu da bize Birinci Dünya Savaşını hatırlatıyor, bir uçta İngiliz diğer uçta Rusların Anadolu’yu işgalini hatırlatıyor, 1917 bolşevik ihtilali olmasaydı başımıza neler gelecekti, onu düşündürüyor.

Şimdi bugün tartışılan Fırat’ın doğusu meselesi bu büyük resme eklendiğinde..

PKK terör örgütünün siyasi misyonunu Barzani’ye devrettiği, buna karşılık bu örgütün Suriye topraklarında Fırat’ın doğusunda silahlı misyon üstlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda Türkiye’ye karşı konumlanmış bu küresel projenin yine iki ayağı var yine biri silahlı biri siyasi ama artık sadece Irak kuzeyinde değil, şimdi hem Irak hem Suriye’de karşımıza çıkıyor.

Suriye’de yaşanan son gelişmelerin ışığında, bu sayılan ayaklara Barzani-PKK’yla birlikte Suriye ve Irak coğrafyasındaki Yezidiler, Nesturiler, 1915 Osmanlı tehciriyle giden Ermeniler, Süryaniler, Keldanilerin de eklenmesi gerekiyor..

Çünkü hepsi aynı coğrafyada ve hepsi de İngilizlerin Sevr işgal projesinin bir parçası olarak kendilerine ta yüzyıl önce devlet sözü verilmiş etnik kimlikler.  Rusya şimdilik resim vermiyor gibi görülse de zamanı geldiğinde onun da bu aile fotoğrafında yer alacağından hiç kuşku yok. 

Bu bize neyi gösterir?

Bu bize projenin ilerleme kaydettiğini, PKK terör örgütünün silahlı misyonunun artık Fırat’ın doğusunda işletileceğini, Barzani’nin siyasi misyonunun ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP teşkilatları üzerinden yayılacağını gösterir.

Bu noktada son yerel seçim öncesinde TRT’ye çıkarılan  74 askerimizin katili Osman Öcalan da siyasi bir misyon üstlenebilir hatta ‘barış kardeşlik’ diyerek belki HDP’nin yerine yeni bir parti kurabilir ya da mevcut teşkilatların başına geçebilir.

Öyle ya onca suç duyurularına rağmen bu terörist hakkında bir işlem yapılmayışın altında yatan neden bu olabilir mi, ne dersiniz?

Türkiye’nin karşısına değişik zamanlarda farklı isimlerle çıkarılan bu siyasi projelerde hedef hiç değişmedi demiştim, doğrudur. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den birer parça toprak koparıp Kürt Devleti kurmak, böylece Türk milletinin Asya ile olan bağını kesip yalnızlaştırmak. Aynı zamanda Ortadoğu’da Müslüman ülkelerden koparılan parçalarda projeye müttefik yönetimleri iş başına getirip dünyanın en zengin enerji kaynaklarının yönetimini ele geçirmek.

Bu noktada ‘projenin eşbaşkanı olmak’ ifadesinin artık ‘projeye müttefik yönetim’ olduğunu anlıyoruz.  Tabii iş Anadolu’daki ile Asya’daki Türk dünyası arasındaki bağı kesmeye gelince doğal olarak Rusların da ilgi alanına giriyor.

Şimdi bu Amerika neden Büyük İsrail demiyor da Fenike diyor..

Çünkü mesele İsrailoğullarına gidiyor. Bakınız İsrail Bayağına, sembolü Davut Yıldızı. Bakınız devlet nişanına, Yedi Kollu Şamdan. Bunların hepsi kaynağını Tevrat’tan alıyor. Dolayısıyla hem ABD hem İsrail’in dünyaya verdiği mesaj açıktır, Büyük İsrail Krallığı. Yani karşımızda binlerce yıl öncesinden teo-stratejik varlığını toplayıp günümüze gelmiş bir İsrail var.

Zaten İsrail’in aşağıdaki milli marşına bir baktığınızda Fenike demekle bu Amerikalının neyi kastettiği ortaya çıkıyor:

‘Kalbinin derinliğinde, bir Yahudi’nin gönlü hasret çektikçe ve bir göz Doğuya doğru, Sion’a doğru baktıkça, ümidimiz henüz kayıp değildir. Kendi toprağımızda, Sion ve Kudüs’ün toprağında özgür bir halk olmanın iki bin yıllık ümidi’.

Bu  milli marşı Tevrat temelinde tercüme ettiğinizde Nil’den Fırat’a kadar uzanan coğrafyada, başkenti Kudüs olan bir devlet karşımıza çıkıyor. Bu devlet bugünkü İsrail değil, Tevrat’ta yazılı olan eski İsrail Krallığının küresel temsilcisi oluyor.

Pencere böyle açıldığında, İran’ın nükleer silah kapasitesini kendi varlık ve bekasına ölümcül bir tehdit olarak gören bir İsrail’in, neden 17/25 operasyonlarına kalkışmış olduğunu da anlayabiliyoruz.

Sürecek..

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Usta’nın Göremediği Siyasi Tuzak

Başa dön tuşu